İtalya’nın incisi, Lombardiya’nın gözdesi, modanın başkenti Milano’nun ayrılıkçı burjuvası Inter Milan’ın; Genoa ile karşılaştığı lig maçını Giuseppe Meazza Stadyumu’nda izleme şansı buldum. Yazının ilk bölümünde Milano ve stadyum deneyimlerimden bahsedeceğim. Hakan’ın muhteşem açılışı ve son şampiyonla ilgili gözlemlerim yazımın ikinci bölümünü oluşturacak.
Milano
Milano’nun bulunduğu Lombardiya bölgesi İtalya’nın en gelişmiş ve zengin bölgesi, yarattığı moda ve mimari ikonlarının yanı sıra sanayi alanında da ülkenin lokomotifi konumunda. Uluslararası şirketlerin çoğunun İtalya merkezleri Milano’da bulunuyor. İtalya’nın diğer bölgelerine nazaran İngilizce bilme oranı çok yüksek ve turist olarak gezmesi en rahat yeri, ulaşım olanakları şehrin her noktasında mevcut, Milano merkez ile şehir dışı arasındaki sosyo ekonomik fark oldukça az. Müzeleri ve tarihi yerleri ile kesinlikle görülmesi gereken bir şehir. Milano sokaklarında gezmek bile insana değerli olduğunu hissettirecek kadar özel. Tabi bu kadar övgünün yanı sıra Milano, Euro’nun Türk Lirası üzerindeki hükümranlığından bağımsız olarak İtalya’nın en pahalı şehri.
Milano’yu gezimde beni derinden etkileyen üç yer oldu; Duomo di Milano, Pinacoteca di Brera ve Giuseppe Meazza Stadyumu.
Duomo di Milano (Duomo Katedrali) şehrin kesişim noktasında yer alıyor. Bütün Milano, Duomo Katedrali’nin etrafında şekilleniyor. İlk dönem kiliseleri arasında yer alan bu yapı MS 200 yılında inşa edilmiş. Ardından 1075 yılında yapı büyük oranda yanarak yok olmuş. Hala Duomo Katedrali’nin içinde bulunan arkeoloji müzesine inilip Milano’nun ilk kilisesine dair kalıntılar görülebilir. Bugünkü haliyle bildiğimiz Duomo Katedrali’nin yapımına 1386 yılında başlanmış ve tamı tamına 500 yılda tamamlanabilmiş. Hala aktif olarak ayinlerin yapıldığı katedral dış ve iç mimarisinin her ayrıntısıyla insanı büyülüyor fakat yapının tapınak olduğunu unutmamak lazım. İstanbul’da Sultanahmet Camii’ne girerkenki diz altı giyme zorunluluğu Duomo Katedrali’nde de bulunuyor. Duomo Katedrali’ne giderseniz katedralin terasına çıkıp Milano’ya tepeden bakabilirsiniz.
Pinacoteca di Brera, insanlığın insanlığını sanat yoluyla kanıtladığı en önemli dönem olan Rönesans’ı gözlerinizin önüne seriyor. Ek olarak Hayez gibi romantik, Picasso gibi kübist sanatçıların eserleriyle 500 yıllık sanat yolculuğuna çıkıyorsunuz. Pinacoteca di Brera’nın bulunduğu yapı aynı zamanda Milano’nun önde gelen sanat akademilerinden. Kısaca sanat akademisinin içinde dünyanın önemli sanat galerilerinden biri bulunuyor. Kişisel olarak çok etkilendiğim Mantegna’nın Ölü İsa (Lamentation over the Dead Christ) tablosu oldu. Bellini’nin İstanbul ziyaretinden etkilenerek Venedik ile İstanbul’u kolajladığı ve İskenderiye silüeti oluşturmaya çalıştığı St. Mark Preaching in Alexandria adlı tablosu görülmeye değer.
Stadyum ile ilgili görüşlerime geçmeden önce bahsetmek istediğim bir konu daha var. Gece geç saatlere kadar Milano sokaklarında gezdim ve eğlendim. Şehir gece yarılarına kadar canlı ve güvenliydi. Tarihi ve kültürel olarak Milano’nun belki de önünde olan İstanbul’da gece yarısı hangi muhitte güvenle gezebilirsiniz? Duomo Meydanı’nı Taksim Meydanı’na benzetebiliriz, COVID-19 tehlikesinin kol gezdiği zamanlarda bile Duomo Meydanı mutlu ve canlıyken, Taksim Meydanı neden kedere ve ölüme itiliyor? Milano’nun dört başının tarihi korunurken neden İstanbul’un her yeri yeniden inşa ediliyor? 500 yılı aşkın süredir İstanbul’da yaşıyoruz. Hala neden yerleşemedik? Milano sokaklarında gezerken bu sorular sürekli zihnimde yuvarlanıp durdu.
Giuseppe Meazza Stadyumu
Giuseppe Meazza Stadyumu, şehir merkezine yaklaşık 9 km uzakta, San Siro Bölgesi’nde bulunuyor. Stada ulaşım oldukça kolay. Merkezden tek vasıta ile stada ulaşılıyor.
Mourinho’nun Şampiyonlar Ligi’ni kazandığı zamandan beri İtalya’da Inter’in renklerine gönül verdim. Giuseppe Meazza Stadyumu’nda maç izlemek çocukluk hayalimdi. Tribünlere çıkar çıkmaz atmosferin etkisine kapılarak İtalya’da doğru takımı tuttuğumun farkına vardım. Şu ana kadar Şükrü Saraçoğlu’nu saymazsam maç izlediğim en güzel üçüncü stattı. İlk ikisi Marsilya Vélodrome Stadı ve Porto Dragão Stadı’ydı.
COVID-19 tedbirleri nedeniyle maça girişte AB kurallarına uygun nitelikte Green Pass zorunlu tutuluyor. Tribünde bir kişi boşluk bırakarak oturmak mecburi. Maç başlarken kurallara olabildiğince uyulsa da maçın ilerleyen bölümlerinde her ne kadar Türkiye’deki kadar olmasa da kurallar çiğneniyor.
Inter’in maça hızlı başlaması ve Hakan’ın ilk 15 dakikada tribünlerin sevgilisi olmasıyla birlikte tribünde bize karşı inanılmaz sevgi oluştu. Türk olduğumuzu anlayan taraftarlar Hakan’ın asistinden ve golünden sonra bizimle sevindiler. ‘Turco,Turco’ tezahüratları eşliğinde maçı seyrettik.
Inter Genel Durumu
Maçın ayrıntısına girmeden önce Inter’in genel durumunu incelemek lazım. Inter, 2020-21 sezonunu şampiyon tamamladı ve Juventus’un 9 yıllık şampiyonluk serisini sonlandırdı. Şampiyonluğun gelmesiyle birlikte Inter’in hisse büyüklüğüne sahip Çinli grubun kararıyla Inter’de yaprak dökümü başladı. İlk olarak Inter’i şampiyon yapan teknik direktör Conte istifa etti. Conte, büyük hedeflerinin olduğunu ve Inter’e daha fazla yatırım yaparak Şampiyonlar Ligi şampiyonu apoleti takabileceğini söylemişti. Benim şahsi fikrim, Conte’ye istediği yatırım yapılsa bunu başarabileceği yönündeydi. Ardından futbolcu ayrılıkları başladı. Lukaku Chelsea’ye, Hakimi PSG’ye transfer oldu. İki önemli oyuncunun yanı sıra Barella’nın da ayrılabileceği transfer söylentileri arasında. Ayrılan oyuncuların yerine iki önemli takviye yapıldı. Hakan ve Dzeko’nun gelişiyle takım Şampiyonlar Ligi’ne hazır hale getirilmeye çalışıldı.
Futbolcu ve teknik adam ayrılığından daha önemli ve de devrim niteliğinde bir başka ayrılık sponsor tarafında gerçekleşti. Inter 26 yıllık göğüs sponsoru Pirelli’yle yolları ayırdı ve Token platformu olan Socios’la sözleşme imzaladı.
Inter-Genoa Maç Analizi
Son şampiyon Inter, önemli oyuncularını kaybetse de omurgasını tamamıyla korudu. Inzaghi başarılı takıma çok fazla dokunmamıştı ve geçen seneden farklı olmayan bir oyun anlayışıyla sahaya çıktı. Bastoni – De Vrij – Skriniar üçlüsünün sağ önünde sağ bek karakterli Darmian, sol önünde sol kanat karakterli Perisic’le başladı. Dikkatimi çeken ilk ayrıntı, Handanovic direkt olarak oyunu başlatmıyor. Genelde Skriniar, Handanovic’in önüne topu bırakıyor ve kısa paslarla çıkmayı düşünüyorlar. Dönem dönem sol ayaklı olan Bastoni sağ tarafa geçiyor ve ters toplarla çıkmaya çalışıyorlar. İlk hafta parametrelerine bakıldığında Inter 633 pas ve 575 başarılı pas ile Serie A’da en fazla pas ve başarılı pas yapan takım. Pas sayısının yüksekliğinin ve efektifliğinin alametifarikasını üç oyuncu oluşturuyor; Brozovic, Barella ve Sensi. Sensi bu maç özelinde biraz tutuktu fakat yetenekli olduğu topa her dokunuşunda belli oluyor. Brozovic 87 başarılı pas ile Parametreler Ligi’nde Serie A’daki bütün oyuncular içinde 2. sırada bulunuyor. Üçlü oynamanın en büyük avantajı olan kanat beklerinin kullanımı bu üçlü sayesinde oldukça yoğun. Inter 6 başarılı orta ile Serie A’da ilk haftanın en fazla başarılı orta yapan takımı.
Hakan Çalhanoğlu’nun harika performansına gelirsek; Hakan maç içinde iki pozisyonda oynuyor: Merkez orta saha ve ikinci forvet. Merkez orta saha oynadığı bölümlerde Barella ile görevi belli: Uzun pas ve rakip üçüncü bölgeye pas atmak. Hakan, Serie A ilk hafta Parametreler Ligi sıralamasına göre oynadığı bölgelerde 7 tane başarılı uzun pas ve %100 başarı ile 1. sırada. Barella ise 20 üçüncü bölgeye başarılı pas ile 3. sırada, Hakan 19 başarılı pas ile onu takip ediyor. Lukaku yerine gelen Dzeko ise orta sahaya kadar gelip oyunun sıkıştığı anlarda takımını rahatlatıyor. Uzun vurulan topları kolaylıkla indiriyor ve kaybetmiyor. Dzeko Serie A Parametreler Ligi’nde sıfır top kaybı ile 1. sırada. Uzun boyunun avantajı ile 2 kafa şutu ile en fazla kafa şutu vuran merkez forvet konumunda.
Maç 15 dakikada 2-0 olunca ikinci yarı değişiklikler oldukça fazlaydı. Özellikle Vidal’in girişi takıma tempo kazandırdı ve Vidal farkı üçe çıkardı. Son dakikalarda yay üzerinden kaldırılan topla Dzeko kafayla durumu 4-0’a getirdi ve maçı bitirdi. Maçı Genoa üzerinden okumak çok zor çünkü varlık gösteremediler. Genoa’nın en iyisinin 1983 doğumlu 38 yaşındaki Goran Pandev olması tek başına Genoa’yı açıklamaya yeter diye düşünüyorum.
Ezcümle son şampiyon çok iyi başladı. Conte’nin kurduğu güçlü üçlü yapı devam ediyor. Sakatlık problemleri yaşamazlar ve Hakan ile Dzeko gol yollarında formlarını korurlarsa bu sene de şampiyonluğu göğüsleyebilir.
Son olarak bana bu güzel İtalya serüvenini yaşatan Doğa Şen’e çok teşekkür ederim.